Diyarbakır ve çevresi tarih öncesi dönemlerden itibaren her devirde nemini korumuş Anadolu ile Mezopotamya Avrupa ile Asya arasında doğal bir geçiş yolu bir köprü görevi yapmış bu nedenle de çeşitli uygarlıkların tarihi ve kültürel mirasını günümüze kadar taşımıştır.
Tarih boyunca Amida Amid Kara-Amid Diyar-Bekr Diyarbekir Diyarbakır adlarını alan kent Güneydoğu Anadolu bölgesinin orta bölümünde El-cezire denilen Mezopotamya´nın kuzey kısmındadır.
Yontma taş ve Mezolitik devirlerde Diyarbakır ve çevresindeki mağaralarda yaşanıldığı, yapılan Arkeolojik araştırmalar ile anlaşılmıştır. Ergani yakınlarındaki Hilar Mağaraları paleolitik dönemden itibaren yerleşime sahne olmuş , Roma döneminde de M. S 1-5 yy’da yerleşim devam etmiştir. Silvan yakınlarındaki Hassuni Mağaraları mezolitik dönemde yerleşim yeri olarak kullanılmış, Antik dönemde özellikle Hristiyanlığın ilk yıllarında ve Ortaçağ´da da yerleşim özelliğini sürdürmüş ,Anadolu’nun en eski mağara yerleşim yerlerinden biridir.
Anadolu´nun en eski tarımcı köy topluluklarının en güzel örneğini veren Ergani yakınlarındaki Çayönü Tepesi, günümüzden 10.000 yıl önceye dayanan tarihiyle sadece bölge tarihimize değil Dünya uygarlık tarihine de ışık tutmaktadır. M.Ö. 9.300 yıllarına dayanan geçmişiyle, kent uygarlığının ilk temellerinin atıldığı Çayönü, göçebelikten yerleşik köy yaşantısına, avcılık ve toplayıcılıktan besin üretimine geçilen önemli bir tarihsel dönümdür.
Diyarbakır´ın Bismil İlçesi yakınlarındaki Üçtepe Höyük´te yapılan kazı çalışmalarında ise Asur Helenistik ve Roma İmparatorluk dönemlerine ait tabakalar tespit edilmiştir.
Son yıllarda Bismil ilçesinde yapılan arkeolojik çalışmaların ışığında Yakındoğudaki en erken yerleşim yerlerinden birinin günümüzden 12.000 yıl öncesine dayanan Körtiktepe olduğu görülmüştür.Diyarbakır´ın kent merkezinin tarihine baktığımızda ise M.Ö. 3. Binde kente Hurri-Mitaniler´in egemen olduklarını görüyoruz. M.Ö. 1260´a dek egemenliklerini sürdüren Hurri-Mitaniler´den sonra sırasıyla Asurlular Aramiler Urartular İskitler Medler Persler Makedonyalılar Selevkoslar Partlar Büyük Tigran İdaresi Romalılar Sasaniler Bizanslılar Emeviler Abbasiler Şeyhoğulları Hamdaniler Mervaniler Selçuklular İnaloğulları Nisanoğulları Artuklular Eyyübiler Moğollar Akkoyunlular Safeviler ve Osmanlılar gibi 33 farklı medeniyet Diyarbakır´a egemen olmuşlardır.
Bu uygarlıklar arasında Diyarbakır´da en fazla tarihi eser yapan ve iz bırakanlar Romalılar Abbasiler Mervaniler Selçuklular Artuklular Hıristiyan ve Osmanlılar olmuştur. Diyarbakır sadece Roma-Bizans değil aynı zamanda Müslüman Pers Arap ve Tür devletlerinin zengin tarihi ve kültürel değerlerini taşıyan ortak bir kültür mirası olarak günümüze kadar gelmiştir. Özellikler surlarda birçok medeniyetlerin izlerini kitabe süsleme figür kapı veya görkemli burç şeklinde en canlı şekilde görebilmekteyiz.
Bir çok kültüre ev sahipliği yapmış olan Diyarbakır bir diğer yandan bu kültürlerin ve medeniyetlerin emzirdiği ve büyüttüğü bir çok düşünce, sanat ve bilim adamının da yetiştiği bir coğrafya olagelmiştir. Türk Edebiyatının en önemli şair olan Cahit Sıtkı TARANCI, Sezai KARAKOÇ, Ali Emri, Süleyman Nazif; Düşünce Dünyamızın en önemli temsilcisi Ziya GÖKALP, Divan Edebiyatı şairi Nesimi, Tiyatro oyun yazarı Orhan Asena, Mühendislik biliminin en ünlü bilim adamı ve ilk robotu icat eden El-Cezeri gibi bir birinden farklı alanlarda ün yapmış bir çok önemli şahsiyetin memleketi olmuştur.